14 Ağustos 2014 Perşembe

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,.. / 27 Ağustos 2013

ender erdemil

Mısır’da olanları tek yanlı yayınlarıyla bize gösteren; paradan başka hiçbir şeye karşı sorumluluğu olmayan medyadan öğreniyoruz.
Öğreniyor muyuz?

Hayır! Olaylar bize sadece algılamamız istendiği biçimde gösteriliyor.
Mısır’da ordu darbe yaptı. Daha önce de yapmıştı. İlk darbede Mısır Anayasasının değiştirilmesi konusunda darbeciler, ABD ile ters düştü. Milliyetçi tarafları ağır basmıştı. Darbeciler, iktidarda kalma sevdalısı değildi. Seçim yapıldı Mursi, (Hüsnü mahallinin verdiği bilgiye dayanarak) oyların yüzde 22sini alarak Cumhurbaşkanı seçildi.

Mursi, kısa sürede Mısır’da ileri demokrasiyi kurmaya kalkıştı. Yargıyı tamamen kendine bağlayıp, parlamentoyu da devreden çıkararak kanunları tek başına yapabileceği bir düzeni kurmaya kalktı. Halk sokağa dökülünce de, aynı bizim başbakanın söylediği gibi “demokrasinin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğini” söyledi.
Mursi’ye karşı 22 milyon imza toplandı. O kadar kısa süre içinde toplandı ki bu imzalar, Guinness rekorlar kitabına girdi. Başka bir girişimle de 7,5 milyon imza toplandı. Mahalli’nin yazısında belirttiği gibi, ordu ikinci kez darbe yaparken arkasında 25 Milyon Mısır yurttaşı vardı.
Şimdi Tahrir Meydanında olanlar, Mursi’ye karşı olan 25 milyon Mısır yurttaşını yok saymamızı mı gerektirecek?  Mısır kendi içinde hesaplaşıyor. Bu hesaplaşma koşullarını yaratanlar; NED adına davranan USAİD görevlilerinin tamamı Mısır’dan kaçtı. Mısır’ı bir iç hesaplaşma ortamına sokup bırakıp gittiler. Mısır’ı bu hale getirenler Mübarek’e karşı turuncu darbeyi hazırlayan ABD ve Müslüman Kardeşleri Londra’da kollayıp gözeten İngiltere’dir.

Bütün bunları bilerek Mısır’daki bu iç hesaplaşmaya Mursi lehine karışan demokrasi havarileri BOP savunuculuğundan başka bir iş yapmıyor.

Aklı olan Mısır halkının çözeceği bu soruna karışmaz.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyorum: Demokratik yolla gelmiş Cumhurbaşkanının darbeyle devrilmesine karşıyım derken bunları düşündünüz mü? Yoksa siz de BOP savunuculuğuna mı soyundunuz?

Gelelim Suriye konusuna… Son günlerde Suriye’ye saldırmak isteyen bir gönüllü çete türedi. Başında da bizim BOP Eş-Başkanı var. Esad, halkına karşı kimyasal silah kullanıyormuş. Bu yüzden de dersini vermek gerekiyormuş.

15 Nisan 2011’de Dara’da meydana gelen olaylardan sonra NY Times Beyrut Muhabiri ile Associated Press Beyrut Muhabirinin başlattığı “haber çarpıtma, yanlış bilgilendirme” (dezenformasyon) kampanyası, Paris’te Müslüman kardeşler örgütünün yönettiği bir medya merkezinin açılmasıyla yalan haber yayma konusunda zirveye ulaştı. Şimdi de kimyasal silah kullanıldığı konusu gündemde. Kanıt yok. Çeşitli uluslar arası örgütlerin gönderdiği gözlemcilerin Suriye’de uluslar arası toplumun istediklerini bulamaması; gözlemcilerle, onları gönderen örgütlerin arasını bile açtı. Şimdi kamuoyundan Suriye’nin kimyasal silah kullandığına inanması, saldırıya destek vermesi bekleniyor.

Ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılçdaroğlu, “Kimyasal silah kullandıysa dersini vermek gerekir.” gibi bir ifadeyle durumu kurtarıyor. Suriye’ye saldırı için tezkere çıkarılmasına engel olmayacaklarını söylüyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, Suriye politikasını iyi belirlemelidir. Kimyasal silah kullanıldığına inanacak mıdır? Yoksa Suriye halkının kardeş bilen halkımızla aynı yerde mi duracaktır?

Sayın Kılıçdaroğlu El-Kaide, Nusra gibi Suriye halkına kan kusturanları maddi manevi destekleyen BOP Eş-Başkanı ile birlikte mi davranacaktır? Yoksa Bölgede barışı, komşularla iyi dostluk ilişkilerini mi savunacaktır?

Sayın Kılıçdaroğlu, Loğoğlu’nun Halk TV’de açıkladığı gibi Kürt Konferansına da katılacak mıdır?

Sayın Kılıçdaroğlu iç ve dış politikada yerini bir an önce belirlemelidir. Halkıyla Türk bayrağının altında mı duracak, politikalarını buna göre mi belirleyecektir? Yoksa BOP siyasetinin dümen suyuna mı girecektir.


Ender Erdemil, 27 Ağustos 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder