11 Ağustos 2014 Pazartesi

Kılıçdaroğlu neler yaptı? “Hiç kimse için” CHP

ender erdemil
CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, “CHP Dersim’de katliam yaptı” dediğinde büyük tepki aldı. Bir grup milletvekili de bu konu ile ilgili görüşlerini dile getirdi. Hüseyin Aygün’ü hedef tahtasına oturttular. Ancak Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tavrı çok ilginçti. Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün’ün CHP’yi katliam yapmakla suçlayan ifadelerini düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdi. Hüseyin Aygün’e gösterilen tepki ise disiplinsizlikti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partide disiplinsizliğe izin vermeyecekti.

Oysa, Hüseyin Aygün’e tepki gösterenler, Hüseyin Aygün’ün Milletvekili adayı yapılmasına ses çıkarmamışlardı. Hüseyin Aygün de geçtiğimiz günlerde dile getirdiği görüşlerini sistemli bir biçimde seçim bildirgesine yazmıştı.

Hüseyin Aygün’ün tepkilere yanıtı da çok ilginçti. CHP’li olmadığını ifade eden Aygün, “Çağırdılar, geldim.” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP’li değilim diyen bir CHP Milletvekilini, CHP’yi korumaya çalışan CHP’lilerde karşı savunuyordu. Kılçdaroğlu daha da ileriye giderek, “Dersim konusunda arşivler açılsın. İncelensin.” de dedi. Arşivlere girilip Dersim konusunda yüzlerce araştırma yapıldığından ve yayınlandığınıdan haberi yok muydu? Pek çok şeyden haberi olmadığı ginbi bundan da haberi yoktu besbelli…

Yeni CHP, Tarık Şengül’ü Ankara İl Başkanlığına atarken de “Çağırmıştı.” CHP’li olmayan Tarık Şengül, 15 Ocak’ta partiye üye yapılmış, 17 Ocakta da İl Başkanı olarak atanmıştı. Koskoca CHP, kendi kadrolarından; hem de siyasetin merkezi Ankara’da bir İl Başkanı çıkaramamış mıydı?

Yeni CHP, Yurtdışında Türkiye aleyhine laflar ettikleri bilinen Umut Oran, Sezgin Tanrıkulu; Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olduğu bilinen Binnaz Toprak; etnik ayrılıkçılığın demokratikleşme olduğunu savunan Mesut Değer; AB aşığı Didem Engin, Perihan Sarı; bir ara temsilciliğini yaptığı Hayır kurumunun patronu CFR üyesi olan Melda Onur gibi kişileri yönetimine alarak yenileşti. Milletvekili listeleri yapılırken de serseri mayın gibi parti gezenler, siyasi hareketlere katılanlar, Fetullah Gülen’i “fenomen” sayanlar, tekke ve zaviyelerin açılmasını isteyenler; tarikatların toplum için yararını savunanlar “çağırıldı” Onlar da geldiler. El birliğiyle CHP’yi yenileştirdiler.

Kılıçdaroğlu, Avrupalı dostlarından ve belki Kemal Derviş’ten aldığı akıllarla “toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak” bir CHP yarattı. Radikal İslamı, etnik ayrımcılığı, küresel liberalizmi savunanlar, Cumhuriyete karşı duranlar, Atatürk’ten hoşlanmayanlar, Soros’dan beslenen TESEV Vakfı teorisyenleri ve araştırmacıları, Cumhuriyet Halk Partisine doluştu. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi böyle doğdu.

CHP yenileşmişti.Toplumun her kesiminden temsilcilere sahipti artık. Seçim bildirgesinde: “Herkes için CHP” dediler. CHP “herkes için” görünümüne girerken ilkelerinden ve kendinden uzaklaştı.

Kılıçdaroğlu, “Halkın iktidarını kuracağız.” demiş, büyük bir rüzgâr yakalamıştı. Bu rüzgâr CHP tabanını bir süre idare etti. Ancak daha seçimlere bir hafta kala meydanlarda söylenenlerden  “Halkın iktidarının” Yeni CHP tarafından kurulamayacağı anlaşıldı. Son 5 günde CHP yaklaşık yüzde 4 oy yitirdi.

Kılıçdaroğlu, toplumun tüm kesimlerini kucaklamak için toplumun bir kesiminden, hem de CHP’nin tabanını oluşturan kesiminden vaz geçmişti.
CHP’nin tabanı, her şeye rağmen partisine yürekten bağlılığını sürdürdü. CHP’li olmayanlar partiye emek verenlerin seçilme hakkını gaspetmişti. Ses çıkarmadı. Yeni gelenler abuk subuk konuşmaya başladı. Ses etmedi. Ancak Dersim Konusundaki tartışmaya Genel Başkanının da Cumhuriyet’in  karşısında taraf olması, CHP tabanındaki cefakar üyenin umudunu yerle bir etti.

CHP bu saatten sonra “Herkes İçin” değil, “Hiç kimse için” haline gelmiştir. Tesev Vakfının kuruluş senedinde 183. Sırada Kurucu olarak görünek Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi “Hiç kimsenin partisi” haline getirmiştir. Koca çınar CHP’nin gövdesini kurtlar kemirmektedir. Böyle giderse kendi gövdesinin üzerine çöktüğünü göreceğiz.

Yeni CHP’nin amacı nedir?

Birinci olarak; yenileştirilen CHP, karşıdevrimin Cumhuriyet’le hesağlaşma sürecinde “muhalif” olmaktan çıkarılmış, AKP’nin kurduğu yeni düzenin parçası haline getirilmiştir.

İkinci olarak; Soros’dan beslenen düşünce kuruluşları tarafından zaten yazılıp hazırlanmış olduğu anlaşılan karşı devrim anayasasının toplumun bütün kesimlerine mal edilerek meşrulaştırılmasında asli rolü oynayacaktır.

Deniz Baykal’a yapılan komployla CHP’ye karşı başlatılan operasyon tamamlanmak üzeredir.Şu anda bulundukları yere pamuk ipliğiyle bağlı olan parti yönetimi, kongreler sürecinde seçilerek iktidarını sonsuzlaştırmayı amaçlamaktadır. Bunun anlamı, Cumhuriyet Halk Partisinin çöküşüdür. Bunun anlamı partisine umutla bağlanmış milyonlarca insanın umutlarının yok oluşudur. Bunun anlamı karşıdevrimin Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırışının kesleşmesidir.

Ne yapmalı?

Bu sorunun yanıtı basittir. Cumhuriyet Halk Partililer, partiyi ivedilikle kurultaya götürmelidir. Götüremiyorsa, kongre sürecinde partiyi CHP’li olmayanlara teslim etmeyecek bir delege yapısı oluşturulmalıdır.

Kurultay’da da koca çınarın gövdesini kemiren; Cumhuriyet Halk Partili olmayanları yönetimden uzaklaştırmalı, yerlerine gerçek CHP’lileri getirilmelidir.

Ardından CHP, kendisini anayasa üzerine tartışma sürecinin dışına atmalıdır. AKP’nin kurduğu düzenin parçası olmaktan kurtulmalıdır. Muhalefeti meclis dışına taşımalı, toplumun tüm muhalif güçleriyle AKP iktidarına karşı ortak mücadeleye girmeldir.
Cumhuriyet Halk Partililer, partilerinin yaşamasını istiyorlarsa, Partiyi; CHP’li olmayan yöneticilerden kurtarmalıdırlar. Bunu başarmaları, Türkiye’de de çok şeyi değiştirecektir.

Ender Erdemil, 27 Kasım 2011





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder