ender erdemil
CHP Milletvekili Hüseyin
Aygün, “CHP Dersim’de katliam yaptı”
dediğinde büyük tepki aldı. Bir grup milletvekili de bu konu ile ilgili
görüşlerini dile getirdi. Hüseyin Aygün’ü
hedef tahtasına oturttular. Ancak Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tavrı çok ilginçti. Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün’ün CHP’yi katliam
yapmakla suçlayan ifadelerini düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdi. Hüseyin Aygün’e gösterilen tepki ise
disiplinsizlikti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, partide disiplinsizliğe izin
vermeyecekti.
Oysa, Hüseyin Aygün’e tepki
gösterenler, Hüseyin Aygün’ün Milletvekili adayı yapılmasına ses
çıkarmamışlardı. Hüseyin Aygün de geçtiğimiz günlerde dile getirdiği
görüşlerini sistemli bir biçimde seçim
bildirgesine yazmıştı.
Hüseyin Aygün’ün tepkilere
yanıtı da çok ilginçti. CHP’li olmadığını ifade eden Aygün, “Çağırdılar, geldim.” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP’li değilim
diyen bir CHP Milletvekilini, CHP’yi korumaya çalışan CHP’lilerde karşı
savunuyordu. Kılçdaroğlu daha da ileriye giderek, “Dersim konusunda arşivler açılsın. İncelensin.” de dedi. Arşivlere
girilip Dersim konusunda yüzlerce araştırma yapıldığından ve yayınlandığınıdan
haberi yok muydu? Pek çok şeyden haberi olmadığı ginbi bundan da haberi yoktu
besbelli…
Yeni CHP, Tarık Şengül’ü Ankara İl Başkanlığına
atarken de “Çağırmıştı.” CHP’li
olmayan Tarık Şengül, 15 Ocak’ta partiye üye yapılmış, 17 Ocakta da İl Başkanı
olarak atanmıştı. Koskoca CHP, kendi
kadrolarından; hem de siyasetin merkezi Ankara’da bir İl Başkanı çıkaramamış
mıydı?
Yeni CHP, Yurtdışında
Türkiye aleyhine laflar ettikleri bilinen Umut
Oran, Sezgin Tanrıkulu; Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olduğu bilinen Binnaz Toprak; etnik ayrılıkçılığın
demokratikleşme olduğunu savunan Mesut
Değer; AB aşığı Didem Engin, Perihan
Sarı; bir ara temsilciliğini yaptığı Hayır kurumunun patronu CFR üyesi olan Melda Onur gibi kişileri yönetimine alarak yenileşti. Milletvekili
listeleri yapılırken de serseri mayın gibi parti gezenler, siyasi hareketlere
katılanlar, Fetullah Gülen’i “fenomen”
sayanlar, tekke ve zaviyelerin açılmasını isteyenler; tarikatların toplum için
yararını savunanlar “çağırıldı”
Onlar da geldiler. El birliğiyle CHP’yi
yenileştirdiler.
Kılıçdaroğlu, Avrupalı
dostlarından ve belki Kemal Derviş’ten aldığı akıllarla “toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak” bir CHP yarattı. Radikal
İslamı, etnik ayrımcılığı, küresel liberalizmi savunanlar, Cumhuriyete karşı
duranlar, Atatürk’ten hoşlanmayanlar, Soros’dan beslenen TESEV Vakfı teorisyenleri
ve araştırmacıları, Cumhuriyet Halk Partisine doluştu. Yeni Cumhuriyet Halk
Partisi böyle doğdu.
CHP yenileşmişti.Toplumun
her kesiminden temsilcilere sahipti artık. Seçim bildirgesinde: “Herkes için CHP” dediler. CHP “herkes için” görünümüne girerken ilkelerinden ve kendinden uzaklaştı.
Kılıçdaroğlu, “Halkın iktidarını kuracağız.” demiş,
büyük bir rüzgâr yakalamıştı. Bu rüzgâr CHP tabanını bir süre idare etti. Ancak
daha seçimlere bir hafta kala meydanlarda söylenenlerden “Halkın
iktidarının” Yeni CHP tarafından kurulamayacağı anlaşıldı. Son 5 günde CHP
yaklaşık yüzde 4 oy yitirdi.
Kılıçdaroğlu,
toplumun tüm kesimlerini kucaklamak için toplumun bir kesiminden, hem de
CHP’nin tabanını oluşturan kesiminden vaz geçmişti.
CHP’nin tabanı, her şeye
rağmen partisine yürekten bağlılığını sürdürdü. CHP’li olmayanlar partiye emek verenlerin seçilme hakkını
gaspetmişti. Ses çıkarmadı. Yeni gelenler abuk subuk konuşmaya başladı. Ses
etmedi. Ancak Dersim Konusundaki
tartışmaya Genel Başkanının da Cumhuriyet’in karşısında taraf olması, CHP tabanındaki
cefakar üyenin umudunu yerle bir etti.
CHP bu saatten sonra “Herkes İçin” değil, “Hiç kimse için” haline gelmiştir.
Tesev Vakfının kuruluş senedinde 183. Sırada Kurucu olarak görünek Kemal
Kılıçdaroğlu CHP’yi “Hiç kimsenin
partisi” haline getirmiştir. Koca çınar CHP’nin gövdesini kurtlar
kemirmektedir. Böyle giderse kendi gövdesinin üzerine çöktüğünü göreceğiz.
Yeni
CHP’nin amacı nedir?
Birinci
olarak; yenileştirilen CHP, karşıdevrimin Cumhuriyet’le hesağlaşma sürecinde
“muhalif” olmaktan çıkarılmış, AKP’nin kurduğu yeni düzenin parçası haline
getirilmiştir.
İkinci
olarak; Soros’dan beslenen düşünce kuruluşları tarafından zaten yazılıp
hazırlanmış olduğu anlaşılan karşı devrim anayasasının toplumun bütün
kesimlerine mal edilerek meşrulaştırılmasında asli rolü oynayacaktır.
Deniz Baykal’a yapılan
komployla CHP’ye karşı başlatılan operasyon tamamlanmak üzeredir.Şu anda
bulundukları yere pamuk ipliğiyle bağlı olan parti yönetimi, kongreler
sürecinde seçilerek iktidarını sonsuzlaştırmayı amaçlamaktadır. Bunun anlamı,
Cumhuriyet Halk Partisinin çöküşüdür. Bunun anlamı partisine umutla bağlanmış
milyonlarca insanın umutlarının yok oluşudur. Bunun anlamı karşıdevrimin Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırışının
kesleşmesidir.
Ne
yapmalı?
Bu sorunun yanıtı basittir. Cumhuriyet
Halk Partililer, partiyi ivedilikle kurultaya götürmelidir. Götüremiyorsa,
kongre sürecinde partiyi CHP’li olmayanlara teslim etmeyecek bir delege yapısı
oluşturulmalıdır.
Kurultay’da da koca çınarın gövdesini kemiren;
Cumhuriyet Halk Partili olmayanları yönetimden uzaklaştırmalı, yerlerine gerçek
CHP’lileri getirilmelidir.
Ardından
CHP, kendisini anayasa üzerine tartışma sürecinin dışına atmalıdır. AKP’nin
kurduğu düzenin parçası olmaktan kurtulmalıdır. Muhalefeti meclis dışına
taşımalı, toplumun tüm muhalif güçleriyle AKP iktidarına karşı ortak mücadeleye
girmeldir.
Cumhuriyet Halk Partililer, partilerinin
yaşamasını istiyorlarsa, Partiyi; CHP’li olmayan yöneticilerden
kurtarmalıdırlar. Bunu başarmaları,
Türkiye’de de çok şeyi değiştirecektir.
Ender
Erdemil, 27 Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder